Kooperatifler ve İnsana Yakışır İş

Birleşmiş Milletler’in çalışma dünyasından sorumlu kuruluşu olan Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization- ILO) yıkıcı bir dünya savaşının ardından 1919 yılında evrensel ve kalıcı bir barışın ancak sosyal adalet temelinde inşa edilebileceği öncülüne dayanan görüşten hareketle kurulmuştur. Bugün ILO, insana yakışır iş ve çalışanların ve iş dünyasının kalıcı barış, refah ve ilerlemede pay sahibi olmalarını sağlayan ekonomik ve çalışma koşullarının yaratılmasına yardımcı olmaktadır.

“İnsana yakışır iş” ifadesiyle ne kast ediliyor?

Çalışma, insanların iyi olma hallerinde merkezi bir yere sahiptir. Bireysel gelir sağlamanın yanı sıra toplumsal ve iktisadi ilerlemeye, bireylerin, ailelerinin ve topluluklarının güçlendirilmesine yol açabilir. Ancak bu ilerleme, çalışmanın insana yakışır koşullarda ve şartlarda gerçekleşmesine bağlıdır. “İnsana yakışır iş” kavramı insanların çalışma hayatlarındaki tüm gayelerini kapsar. Dolayısıyla insana yakışır iş dediğimizde çalışma haklarını, istihdam fırsatlarını (yalnızca daha fazla iş değil, aynı zamanda daha iyi koşul ve şartlarda iş), sosyal güvenliğin geliştirilmesini ve çalışmayla ilgili konularda toplumsal diyalogun güçlendirilmesini kast ederiz.

Kooperatiflerin insana yakışır işle ilgisi nedir?

Öncelikle, emek piyasası kurumları olmaları sebebiyle kooperatifler çalışma dünyasının bir parçasıdır. Kooperatifler hem özel sektör işletmeleri, hem de işverendir. Doğrudan ve dolaylı istihdam oluştururlar. Bağımsız üretici kooperatifleri serbest çalışan üyelerinin refahına katkı sağlar. İşçi kooperatifleri ortaklarına, yani orada çalışanlara ait ve onlarca yürütülen girişimlerdir. Ürünleri veya sundukları hizmetler ne olursa olsun kooperatifler her durumda işçi istihdam eder. Ayrıca, dolaylı olarak yerel ekonomide diğer işletmeleri yaratır ve onları desteklerler.

İkinci olarak, ortakların sahibi olduğu kooperatif ilkesi insana yakışır iş fikrini hayata geçirilmesini öngörür. Kooperatif ilkelerinden biri olan topluma olan sorumluluğa dair yedinci İlke toplumsal ve emek meselelerini de içerir. Kadana, Quebec’te düzenlenen Uluslararası Kooperatifler Zirvesi Bildirgesinde insana yakışır iş taahhütler arasındadır.

İspanya’da Bask ve Endülüs bölgelerinde, İtalya’da Emilia Romania’da olduğu gibi çeşitli kooperatif ekonomilerinin bölgelerinin gelişmesine vazgeçilmez katkı sağladığı gözlemlenmektedir. Bazı sektörlerde kooperatif modeli krize karşı işletmelerdeki hissedar yapılanmalarından daha fazla dayanıklılık göstermiş, kooperatifler ortak sayılarını korudukları veya arttırdıkları gibi sundukları ürün ve hizmetleri de çoğaltmışlardır. Kuzey Amerika ve Avrupa’daki mali ve tüketici kooperatifleri, Fransa, Yunanistan ve Türkiye’deki işçi kooperatifleri ve Birleşik Krallık ve Zimbabve’deki konut kooperatifleri bu duruma örnek gösterilebilir. Arjantin’de “emprezas recupadaras” uygulamasıyla batık girişimler başarılı bir biçimde işçi kooperatiflerine dönüştürülmüş ve sağlanan istihdamı korumuşlardır.

Yaratılan iş sayısı ve kooperatiflerdeki çalışma koşullarının kalitesine dair bazı istihdam göstergeleri bulunmaktadır. Her ne kadar bunlar istatistiksel olarak tamamen genellenemese de, kooperatiflerde daha yüksek çalışma memnuniyeti bildirildiğini, işçi değişiminin daha düşük olduğunu ve kriz dönemlerinde iş korunmasının daha yüksek olduğunu göstermektedirler.

ILO’nun kooperatiflere olan ilgisi nereden gelmektedir ve ILO, Birleşmiş Milletler bünyesinde tüm kooperatif girişimlerini kapsayan yetki sahibi tek örgüt olmuştur?

Tarihi olgularla başlamak gerekirse, ILO’nun ilk Genel Direktörü olan Albert Thomas Fransız bir kooperatifçi ve Uluslararası Kooperatifçi İttifak’ın Merkez Komitesi üyesiydi. Thomas bir seferinde “Ben bir kooperatifçiyim ve dolayısıyla kooperatifçi ruhun erdemine ve verimliğine güvenim çok büyük ve tamdır” demiştir.

ILO’nun Kooperatifler Birimi (COOP), kooperatiflerin istihdam yaratmada ve sosyal adaletin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmadaki rolünden hareketle 1920 yılında kurulmuştur. Yalnızca çalışma koşullarıyla değil işçilerin koşullarıyla ilgilenen ILO, kooperatiflerin örgütsel biçiminin bu açıdan özel bir önem taşıdığını dikkate almıştır.

BM sistemi içinde ILO COOP Birimi kooperatifler üzerine çalışma yapma anlamında genel ve açık bir göreve sahip tek kuruluştur. Her türde ve büyüklükte sürdürülebilir işletmelerin yaygınlaştırılması aracılığıyla ILO’nun insana yakışır işler yaratılması yönündeki genel misyonuna katkıda bulunmaktadır. Bu bağlamda uygulamalı araştırmalar, politika savunu ve danışmanlık hizmetleri, teknik işbirliği ve ortaklıklar kurma gibi çalışmalar yürütülmektedir.

ILO’nun yerel iktisadi kalkınma, toplumsal ve dayanışma finansmanı, kayıt dışı ekonomide toplumsal koruma ve toplumsal ve dayanışma iktisadı gibi pek çok birimi Kooperatifler Birimi bünyesinde oluşmuştur. Emek sendikaları yıllar yılı ILO’da kooperatifleri savunmuşlardır. Sendikalar sıklıkla işçiler ve kooperatifçilik hareketleri arasındaki tarihi ittifaka işaret ederler ve yıllar boyunca bu ilişki bazı zorluklardan geçmiş olsa da, uluslararası seviyede sendikalar her zaman kooperatiflerin arkasında durmuşlardır. Burada önemli olan, ILO’nun kooperatifleri ve emek sendikalarını bir araya getirebilen bir platform olmasıdır. ILO’nun da kendi içerisinde kooperatif modeline dair öğrenmesi gereken çok şey vardır. İşçi kooperatifleri de insana yakışır iş konusunda ILO’nun doğal müttefikleridir.

ILO’nun bu alanlardaki tavsiyeleri nelerdir?

ILO asgari ücret, göçmen işçiler, iş güvenliği ve sağlığı, çalışma koşulları gibi bir dizi uluslararası çalışma standardından sorumludur. Normatif bir örgüt olan ILO çalışma standartları hazırlamakta olup, bunlardan biri ILO’nun “Kooperatiflerin Geliştirilmesiyle İlgili Tavsiye Kararı (2002, №193)”, daha yakın zamanda çıkan bir diğeriyse “Kayıt Dışı Ekonomiden Resmi Ekonomiye Geçişe Dair Tavsiye Kararı”dır (2015, №204). Kooperatiflere dair tavsiye kararının alınmasından bu yana 100’ü aşkın ülkede kooperatiflere dair yasalar değiştirilmiştir. Bazı yerlerde, örneğin Amerika kıtası, Batı Afrika ve son olarak Doğu Afrika’da tavsiye kararına uygun olarak bölgesel yasalar oluşturulmuştur. “Kayıt Dışı Ekonomiden Resmi Ekonomiye Geçişe Dair Tavsiye Kararı”nda ise kooperatiflere üç gönderme bulunmakta ve kooperatifler ekonomik geçişte boyut ekonomileri yaratmak, temsil ve toplu söz hakkı sağlamak ve topluluklarda toplumsal dayanışma sağlamak açısında kilit örgütler olarak ele alınmaktadır.

Kooperatifçilik dünyasının en önemli meseleleri nelerdir?

ILO’nun Kooperatifler Birimi’nin takip etmekte olduğu gittikçe sık rastlanan bir olgu, işçi kooperatifleri olarak işleyen ev eksenli çalışanlar kooperatifleridir. Birkaç yıl önce gerçekleştirdiğimiz bu tip kooperatifleri haritalama çalışmasında ev eksenli çalışanların, bazen sendikaların desteğiyle kurduğu 40 kooperatife rastladık. Ev eksenli çalışanlar kooperatifleri daha kapsamalı bir olgu olan bakım kooperatiflerinin bir parçasıdır. Dünya genelinde bakım ihtiyaçları artmaktadır. Hatta bakım ekonomisi, yaşlanan nüfus gibi demografik değişikliklere rağmen büyümesini sürdürmesi beklenen sektörlerden biridir. Kooperatifler aracılığıyla (yaşlılar, engelliler, çocuklar ve kronik hastalar için) bakım tedariki şu an haritalamaya çalıştığımız bir konu. Bu önemli alanın aynı zamanda göz ardı edilemeyecek toplumsal cinsiyet boyutları olup, ücretli veya ücretsiz bakım sağlayıcıların çoğunluğu kadınlardır.

Bir diğer örnek Japonya’daki yaşlı bakımı kooperatiflerinde çalışanlar, yerel yönetimler ve hizmet alanların hepsinin kooperatif ortağı olmasıdır. Bu durum bakım gibi hizmetlerde yerel yönetimin rolüne dair önemli bir göstergedir; kooperatif modeli hükümetin sorumluluklarından kaçınmasının bir yolu olarak görülmemelidir.

Küçük ve orta boyutlu işletmeler (KOBİler) olarak kooperatifler, KOBİ kooperatifleri ve KOBİ hizmet tedarikçisi olarak kooperatifler yerel yönetimlere ekonomik büyüme bakımından da çekici gelmektedir. Kooperatiflerin yalnızca geleneksel alanlarda kalmayıp, sürdürülebilir turizm, yenilenebilir enerji, kültür ve sanat, bakım tedariki, toplumsal hizmetler (sağlık, okullar vb.), altyapı ve ulaşım gibi yeni sektörlere açılması bölgelerinde ekonomik büyüme sağlayama çalışan yerel yönetimler için de caziptir.

Halen zorluk çektiğimiz bir alan ise kooperatiflerden bahsederken iyi uygulamalar ve mikro çalışmalar konularını geride bırakıp daha geniş ve sağlam bir kanıt tabanına geçmek. İspanya, Belçika, Makedonya ve Sırbistan gibi bazı Avrupa ülkelerinin ve İran’ın bu konuda iyi verileri olsa da, dünyanın geri kalanında kooperatif istatistikleri bir eksikliktir. Bu sorunun çözümüne yönelik 2013 Çalışma İstatistikçileri Uluslararası Kongresi sırasında kooperatif istatistiklerine dair bir karar alındı. Üye ülkelerin ve ilgili paydaşların kooperatiflere dair istatistik sistemlerini iyileştirme konusunda çağrıda bulunuldu. Kooperatifçilik hareketinin, araştırma kurumlarının ve devletlerin bu bağlamda rol oynaması gerektiği açıktır. Bu hedefe ulaşılması için pilot ülke uygulamaları Türkiye, Güney Kore, Tanzanya ve Brezilya’da başlatıldı. Bu kapsamda ILO ise kooperatif istatistiklerinin haritalandırılması üzerinde çalışmaktadır.


ILO Kooperatifler Birimi Kooperatif Program Müdürü Simel Esim tarafından hazırlanan bu yazı ilk olarak Kalkınma Atölyesi tarafından yayınlanan KA Dergi’nin 4. sayısında yayınlanmıştır.

Paylaşmak güzeldir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir