Platform kooperatifçiliği toplumsal bir hareket midir, yoksa bir piyasa müdahalesi midir? Bana göre her ikisidir de, ancak bu zorunlulukların her birinin farklı sonuçlarını netleştirmemiz gerekir – kooperatifler nasıl birbiriyle çatışmaya girer ve nerede güçlü bir biçimde kesişirler?
Bu sorular – bu gerilimler ve güçleri – platform kooperatiflerine özgü değildir. Kooperatifler değerlerin ve piyasaların kesişiminde adil bir biçimde durarak işletmeleri, topluluk kurumlarını ve ekonomi motorunu düzenlerken kooperatif formuna temelinden can verirler. Bu bağı mümkün olduğunca net bir biçimde anlamak, başarılı platform kooperatifleri ve bunlar için uygun destek ekosistemleri kurmamıza yardımcı olacaktır.
Platform kooperatifleri hakkındaki düşüncelerimizi ilerletirken, kooperatif kavramını bulandırma, hatta sonunda “sevdiğimiz bir şey” veya “değerler üzerine kurulu bir şey” ya da “dış hissedarların sahip olmadığı bir şey” anlamına gelecek düzeyde etkisizleştirme dürtüsü ortaya çıkıyor gibi görünür. Bunların hepsi kısmen doğru olsa da, hiçbiri kooperatif biçiminin vaadini yansıtmaz. Kooperatifleri geniş ölçekte savunurken “kooperatif” kavramının anlamını etkisizleştirmememiz kritik öneme sahiptir. Bunun yerine, bu kavramın netliğinin bizi, “platform kooperatifçiliği” dediğimizde söylemek istediklerimizin daha basit ve net ifadelerine götürmesine izin vermemiz gerekir.
En temelinde, kooperatifler üyelerin faydası için faaliyet gösteren ve bunların içinde çalışan insanların mülkiyetinde ve kontrolünde olan değer temelli işletmelerdir. Bu üyelerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulurlar ve üyelerinin kooperatifle olan ekonomik ilişkisi, kooperatifin türünü belirler. Üye ve topluluk faydası üzerinde yoğunlaşsa da, kooperatifler kâr amacı gütmeyen kuruluşlar değildir. Sıklıkla konvansiyonel piyasaların insanların ihtiyaçlarını karşılayamadığı durumlarda ortaya çıksalar da, piyasada faaliyet gösterirler ve piyasa kuvvetlerine maruz kalırlar.
Bazı kooperatif türlerini anlamak için havuç örneğinden faydalanabiliriz:
• Üyelerin havuç satın alması gerekirse, toplu halde havuç alıp bunları üyelerine satan bir kooperatif oluşturabilirler. Bu bir tüketici kooperatifidir: üyeler tüketicilerdir ve kooperatif tüketicilerin ürünlere adil bir fiyata ulaşmasına yardımcı olur.
• Üyelerin havuç yetiştiricisi olması ve havuçlarını satmaya gerek duyması durumunda, havuçlarını toplayıp ortak bir marka altında satan ve piyasada en iyi fiyatı alan bir kooperatif kurabilirler. Bu ise bir üretici (veya pazarlama) kooperatifidir: üyeler bağımsız üreticilerdir ve kooperatif tüketicilerin piyasaya erişerek ürünleri adil bir fiyata satmasına yardımcı olur.
• Üyelerin ihtiyacı ücretli iş ise, havuç satın alan, iş gücü ile değer katan, havuçları satan ve elde ettiği gelirle üyelerinin ücretini ödeyen bir havuç işleme tesisi kurabilirler. Bu bir işçi kooperatifidir: üyeler işçidir ve kooperatif üyelerin iyi işlere erişmesine yardımcı olur.
• Çeşitli türlerde ihtiyaçları karşılayacak biçimde tasarlanmış bir kooperatifin farklı türlerde üyeleri olabilir. Buna çok paydaşlı kooperatif adı verilir: üç üye sınıfını bir araya getiren tek bir bütüncül yapı içinde havuç yetiştiricileri havuç dağıtıcılarına ve havuç tüketicilerine bağlanır.
Amazon, her ne kadar havuç satmasa da, kolaylık ve lojistik satar. Uber bir taksi şirketi değildir. Lobici, tefeci ve iş gücü aracısıdır. Emekleme dönemini geride bırakırken platform kooperatifçiliği geliştirmek – veya daha net bir tabirle, platform kapitalizmine, iki yaş sendromuna ulaşırken müdahale etmek – gerçekte nelerin satıldığını, paranın nasıl aktığını ve kimin fayda sağladığını bilme kabiliyeti gerektirir. Kooperatifleri yapılandıran temel sorulara – üyeler kimlerdir, kooperatifle olan ilişkileri nedir ve ihtiyaçlarını nasıl karşılar? – geri dönmek, analizimizi keskinleştirir, karmaşık bir kavrama gerekli netliği sağlar ve işçi ve topluluk faydasına odaklanan etkili müdahalelerin tespit edilmesine yardımcı olur.
Mevcut platformlar işçilerin ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Platform kapitalizmi sermaye ve iş gücü sermaye ve iş gücü arasındaki hesap verebilir tüm aracıları kaldırır: dilekçe yazılabilecek bir yönetim, karşısında örgütlenebilecek kurumsal bir yapı yoktur; sadece bütünleşik kullanıcı puanlama sistemi disiplinine ve derin bir şartlı iş gücü havuzuna sahip bir platform vardır. Yeni patronunuzla tanışın: eski patronun aynısı; sadece gerçek bir patron gibi değil, tam anlamıyla sermayenin yatırımcılara değer getirisi için kullanılması. Aslında kooperatifler de yatırımcıları doğrudan piyasaya bağlasa da, bunu farklı bir şekilde yapar: yatırımcılar da kooperatifin üyeleridir. Çıkarlar arasındaki bu uyum, platformun vaatlerini – dağıtık piyasalara doğrudan bağlantı – ortaya koyarken işçi faydasını var oluş amacı olarak merkeze koyar.
Platform ekonomisi bağlamında kooperatif türleri arasındaki eski ayrımlar halen büyük ölçüde önemlidir. Neden? Platform sahipleri ile işverenler arasındaki ilişki, birçok platform kapitalizmi modelinin temelinde olmaya devam etse de, birçok platform sahibi dikkatimizi bundan başka bir yöne çekmeye çalışır. Kooperatifler bu zorluğu otomatik olarak çözmez ve otomatik olarak devralır. Ne platformlar, ne de kooperatifler işçilerin haklarını ve korumalarını karşılama ihtiyacını giderecek kadar devrim niteliğindedir. Bir platform – kooperatif sahipliğinde olduğunda dahi – piyasaya erişim ve iş gücü ilişkilerine aracılık eder. Bu düzenlemelerin adil olması için açık olması gerekir.
Platform kooperatifi geliştirenlerin ne tür bir kooperatif oluşturmak istediklerini dikkatlice düşünmesi gerekir. Örneğin, istihdam ilişkisine dayalı bir kooperatif yerine üreticilerine yönelik bir platform kooperatifi kurmak için iyi bir neden olabilir. Taksi sürücüleri, kazançları üzerinde bağımsızlık ve parça işler için esneklik isterken; ev temizlikçileri müşteriyle doğrudan ekonomik ilişki içinde olmayı isteyebilir ve her ikisi de piyasaya erişimlerini artırmak için bir platform ister. Platforma bağımsız operatörlerden oluşan bir kooperatif olarak sahip olmak ve platformu böyle yönetmek, platformun onlardan değer çıkarmak yerine onlara hizmet etmesini sağlar. Tüketiciler için, üretici platform kooperatifleri daha fazla hizmet sağlayıcı çeşitliliği veya kullanılabilirliği sunarken, bunları ortak bir marka altında bir araya getirmek güven verir veya erişimi artırır.
Benzer biçimde, işçi platform kooperatifi kurmak için de geçerli nedenler vardır. Bakım işçileri ve onların müşterileri, müşteriye dönük bir işverenden gelen korumaları isteyebilir. Platformları istihdam kuruluşu olarak yönetmek hem istihdam korumaları, hem de işçilere geçim sağladıkları piyasanın koşullarını belirleme hakkı verir. Tüketiciler için, bir işveren kuruluşunun sunduğu hesap verebilirlik ve güvence kritik öneme sahip olabilir. İnsanlar, yaşlı ebeveynlerinin evde bakımını internetten bulduğu bir yabancıya teslim etmek istemeyebilir ve yalnızca kurumsal bir ilişki bu riski en aza indirebilir.
Bu durumların her birinde üyelik anlamlıdır ve kuruluş üzerinde sahiplik ve kontrol ile aynı anlama gelir. Üyelik meselesini, üyelerinin ihtiyaçlarını, kooperatifle olan ilişkilerini ayrıntılı bir biçimde değerlendirmeyen ve “kooperatif” kavramını gerçek kooperatif yapılarıyla desteklenmeyen bir tür güvence işareti olarak kullanan bir platform, sorunun bir parçası olma riskiyle karşı karşıya kalır. Markayı yapı olmadan pazarlamak, sonunda şarta bağlı çalışmayı sürdürüp destekleyebilir ve pratikte işletmenin sağlam olmayan temeller üzerine kurulmasına yol açabilir.
Kolaylık isteğimizden faydalanırken iş gücünün istikrarını ortadan kaldırmak üzere tasarlanmış olan ve yine de piyasada yer edinemeyen platformlara milyonlarca dolar risk sermayesi akıtılıyor. Bu arada, söz konusu platform kapitalizminin avantajları agresif bir biçimde pazarlanıp konsolide ediliyor. Bu nedenle, platform kooperatifçiliğinde “kooperatif” kavramının katma değeri konusunda özellikle net olmalıyız. Platform kooperatifleri yalnızca yapısal olarak güven üzerine kurulmaları, yani üyelerin üye ve toplum faydası için işletmecilik yapması nedeniyle tüketicilerin güvenine layıktır.
Platform bağlamında kooperatiflerin katma değeri, çevresinde faaliyet gösterdikleri demokratik taahhütlerden kaynaklanır ve bu taahhütlerin çevresinde çalışan yapılar inşa etmek için amacın net olması gereklidir. Hızla değişen ekonomik ve sosyal yapılara tepki verdikçe, bu yeni dünya için ilkelerimizi ve stratejimizi en iyi eski dünyanın kooperatif temellerine net bir biçimde odaklanarak revize edebiliriz.
Yazan: Melissa Hoover Çeviri: İbrahim Hoca Kaynak: What We Mean When We Say “Cooperative”, Ours To Hack and Own, Or Books, New York, 2016, sf: 108-112