
Dijital kooperatif platformları, düşük gelir düzeyindeki işçilerin işyerindeki ve mahallelerindeki özel ihtiyaçlarını karşılayarak onların daha iyi bir iş hayatının olmasına nasıl katkıda bulunabilir? Burada açıklayacağım, platform kooperatifçiliğinden ilham alan bir konsepttir: düşük gelir düzeyindeki işçilerin ve mahallelerinin ortak ihtiyaçlarına yönelik bir ekosistem uygulaması.
Böyle bir uygulamalar ekosistemi, hem işyeri, hem de mahalle konularıyla ilgili girişimlerin çevresindeki yerel özellikleri harekete geçirmeye doğru atılmış bir adım olacaktır. Zorlukların ve kayıpların komşular arasında her zaman güven oluşturmadığı bir ortamda, bu durum önemlidir. Argümanım hakkında düşünmenin bir yolu, bunun daha karmaşık soyut ilişkilerin (örn. işyerinde yardım desteği ile güven ve dayanışma gibi daha manevi unsurlar) üzerine kurulabileceği somut koşullara (örn. mahalle içinde ve mahalleler arasında faaliyet gösteren kooperatif platformlarına erişim) yönelik bir arayış olduğudur.
Üst düzey işçiler halihazırda bu teknolojilerin tam ve etkili bir kullanıcısı olmakla birlikte, ABD’de çoğu dijital uygulama üst düzey işçiler, haneler ve bilimsel işbirliği için geliştirilir. Düşük gelirli işçilerin, ailelerini ve mahallelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çok az şey geliştirilmiştir. özellikle veriler bu işçilerin ve ailelerinin dijital ortama erişiminin olduğunu ve uygulamalara para harcamaya istekli olduklarını, ancak bu durumun çoğunlukla kitle pazarı ürünleri, özellikle de müzik ile sınırlı olduğunu ortaya koyduğundan, onların ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda, bu kötü ve üzücü bir durumdur. Bunun yanında, bu kişilerin dijital ortama erişiminin çok büyük ölçüde telefon yoluyla olduğunu biliyoruz. Düşük ücretli işçilerin ihtiyaçlarına ve sınırlamalarına yönelik daha fazla yeniliğe ihtiyacımız var. Coopify gibi platform kooperatifleri bunun muhteşem örnekleridir.
MAHALLENİN BİR SOSYAL DESTEK SİSTEMİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
Düşük ücretli işçilere ilişkin argümanım ve teklifim, dijitalleşmenin, sadece dar anlamıyla işyeri değil, aynı zamanda ve daha önemli bir biçimde mahalle olmak üzere, bu işçilerin çalıştığı daha büyük alana genişletilmesidir. Düşük gelirli işçilere ve mahallelerine yönelik uygulamalar, daha büyük bir platform kooperatifçiliği ekosisteminin parçası olabilir. Bu durum, üst düzey işçiler arasında zaten gerçekleşmiştir: dijitalleşme, iş ve ev arasındaki bağlantıyı yeniden yapılandırmanın bir yolu haline gelmiştir. Günümüzde üst düzey işçilerin – her hafta gerçekten ofiste çalıştığı birkaç günde – mesai bitiminde ofisinin kapısını kapattığında her şeyi geride bırakması anlaşılamaz bir durumdur. Düşük ücretli işçiler için korelasyonun, evinin kapısını kapatıp işe gittiğinde her şeyi geride bırakmasının hayal olduğu şeklinde olduğunu söyleyebiliriz.
İş ve mahalle, işçi sınıfı için uzun zamandır birer destek alanıdır. Günümüzde, çoğunlukla düşük ücretli işçilerin koşullarındaki değişimler nedeniyle, bu durum daha nadir görülür. Dijitalleşme, bu alanlarda gücün yeniden oluşturulmasına yardımcı olabilir. Örneğin, bir sorun olduğunda (ebeveynleri işte olan bir çocuğun hasta olması, polis şiddeti vs.), tüm mahalle sakinlerinin telefonunda olan bir uygulama, büyükanne, kuaför ve esnaf gibi sabit komşuların hızla devreye sokulmasını sağlayabilir. Bu aynı zamanda daha fazla mahalle entegrasyonu ve çeşitli dijital olanakların daha geniş kapsamlı kullanılmasına doğru atılan ilk adımdır.
DÜŞÜK GELİRLİ MAHALLELERDE DİJİTAL ARAÇLARIN VE UYGULAMALARIN YETERİNCE KULLANILMAMASI
Bu az kullanma durumu, üst düzey işçilerle keskin bir zıtlık içindedir. Düşük ücretli işçilerin iş alanları ve mahalleleri arasında radikal bir ayrım yaratır. Bu engelleyici bir durum olup, bu kişilerin işyerinde ve işyeri dışında gündelik yaşamlarındaki zorlukları artırır.
Mevcut teknolojilerle neler yapabileceğimizi sormamız gerekse de, motivasyon eksikliği ve düşük gelirli hanelere, kişilere ve yerlere olan ilgisizlik gibi çeşitli nedenlerle bunu yapmıyoruz. Sıklıkla gözden kaçırılan önemli bir konu ise, geliştirilen uygulama türlerinin çoğunlukla düşük gelirli işçilerin, hanelerinin ve mahallelerinin ihtiyaçlarına ve sınırlı kaynaklarına hitap etmemesidir. Bu yüzden, platform kooperatiflerinin değer önermelerini yeniden düşünmesi gerekir.
Yakın tarihli bir genel görünüm araştırmasında, Pew Center, ABD’de yıllık geliri yılda 30.000 doların altında olan hanelerin yüzde 45’inin, 30.000 – 50.000 dolar arası olan hanelerin ise yüzde 39’unun dijital ortama birincil erişim yolu olarak cep telefonu kullandığını tespit etti. Evde e-posta oldukça nadirdir ve sıklıkla düşük bant genişliğine sahip çevirmeli ağ bağlantısı ile kullanılır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı adına dünya genelindeki kadınların dijital teknolojileri kullanmasını araştırırken, Afrika’da ortalama gelir düzeyinde ve yoksul kadınların yaygın bir biçimde cep telefonu kullandığını ve cep telefonlarının kadınların çoğunlukla küçük ölçekli ticaret amaçlı işletmelerini çalıştırmasını sağladığını tespit ettim.
DÜŞÜK GELİRLİ İŞÇİLER VE MAHALLELER İÇİN FAYDALI UYGULAMALAR
Bu ihtiyaçlara hitap etmeye başlayan uygulamalar var. Orta ila düşük gelirli haneler ve mahalleler için geliştirilmiş çoğunlukla yeni uygulamaların birkaç örneği aşağıda verilmiştir. Kinvolved, öğretmenlere ve okul sonrası programı liderlerine yönelik olarak geliştirilmiş ve onların geç kalan veya devamsızlık yapan öğrencilerin ebeveynleriyle iletişime geçmesini sağlayan bir uygulamadır. Birok yoksul mahalle okulu, öğrencinin eviyle kolay iletişim kurma imkanına sahip değildir ve bu durum, öğrencilerin kendine zarar veren davranışlarını artırarak onların iş bulma veya üniversiteye girme şansını azaltır. Bu uygulama oldukça basittir: bir öğrencinin öğretmeni, antrenörü veya okuldaki yetişkin ağının parçası olan herhangi bir kişi yoklama aldığında veya önemli bir sorunla karşılaştığında, aileye metin mesajıyla veya e-posta ile – hangisini tercih ediyorsa – hemen bilgi verir. Böylece düşük gelirli bir işçi, bir sorun olduğunda kendisine haber verileceğini bilir.
Propel tarafından geliştirilen başka bir uygulama ise, uzun sürmesiyle ünlü bir işlem olan hükümet hizmetlerine başvuruyu basitleştirir. Artık basit bir mobil kayıt uygulaması seçeneği vardır. Buna benzer bir uygulama da, ev temizlikçilerinin müşterilerle hızlı ve rahatsız etmeyecek bir biçimde iletişim kurmasını sağlayan Neat Streak’tir. Mobil cihazlar için, yine maaş çeklerini maaş gününden önce nakde çevirmek isteyen düşük gelirli kişilerin yaşamını kolaylaştırmaya yönelik olarak nakit ve kredi taleplerini birleştiren ve “maaş günü tefecileri” adı verilen kuruluşların yüksek faiz oranlarını uygulamayan para yönetimi uygulamaları da vardır. Yukarıdakilerden çok farklı bir uygulama ise (Robert Morris’in geliştirdiği) anskiyete ve depresyon hastası kişilere bir sağlık çalışanı yerine kitle kaynaklı bir müdahale imkanı tanıyan Panoply’dir. Burada önemli bulduğum şey, yerel bir mahalle ağı da olabilecek daha büyük bir destek yörüngesinde bir adım olabilecek bir kişi ağını harekete geçirme etkisini de ortaya çıkarmasıdır. Panoply, kitle kaynağı işçileri ve ücretsiz gönüllülerin sağladığı desteği koordine eder ve kitle kaynağı ile insanbilişimindeki son gelişmeleri bir araya getirerek zamanında geribildirim ve kaliteli inceleme sunar. Böylece, kullanıcıların stresli olaylar hakkında daha esnek ve nesnel düşünmesine yardımcı olması için kitleler görevlendirilebilir.
Diğer bir kullanışlı araç, internet üzerinden birlikte çalışmanın yeni yollarını geliştirmektedir. Bu, orta sınıf kullanıcılar arasında ve belirli profesyonel işlerde oldukça yaygın olsa da, düşük gelirli işçiler arasında daha az yaygındır. Ancak, bireyin bir ağ içinde değerli hissetmesini (“Topluluğum için önemliyim”) sağlayarak ve böylece düşük gelirli mahalleler, aileler ve işçiler için sorun oluşturan konular çevresinde dayanışma ve hareketliliği besleyerek bu son grup için faydalı olabilir.
KOLEKTİF MAHALLE EYLEMİ
Mahalleler, düşük gelirli işçiler için önemli alanlardır. Mahalleler geçmişte sendika örgütlenmesini ve karşılıklı yardım kuruluşlarının oluşturulmasını mümkün kıldı. Günümüzde ise bunun büyük bir çoğunluğu ortadan kalktı. Mahallenin bu işlevini güçlendirmek için yapılması gereken işler vardır. Ancak bu yalnızca mahallenin kişiler arasında bağlantı kurma, işbirliği yapma ve kişilerin birbirini karşılıklı tanıması için bir alan olması durumunda mümkündür. Düşük ücretli işçilere yönelik geliştirilmiş uygulamalar ele alındığında, platform kooperatifçiliği bu uygulamaların devreye alınmasında ve yaygınlaşmasında önemli bir artışı mümkün kılabilir. Bu artışın önemli bir şekli, paylaşımlı sahiplik ve paylaşımlı yönetişim olacaktır. Bu durum, mahalle içinde ve mahalleler arasında işçiler ve sakinler arasında işbirliğini sağlama etkisini de beraberinde getirerek kooperatiflerin yüzlerce yıllık tarihini dijital ekonomiyle birleştirecektir. Yeni toplumsal tarihlerin başlangıcını burada görüyorum.
Yazan: Saskia Sassen
Çeviren: İbrahim Hoca
Kaynak: The Meaning of Words, Ours To Hack and Own, Or Books, New York, 2016, sf: 149-153